Eğitim |
Haber: Ekrem Özden
Yayın:www.yeniasya.com.tr
Yayın:www.yeniasya.com.tr
Pedagoji Derneği Başkanı, Uzman Pedagog Mehmet Teber Yeni Asya’nın sorularını cevaplandırdı.
----
Pedagog Mehmet Teber, “Böyle bir sistemde öğrenciler eğitilmez, yarıştırılır. İşin içine yarış girdiğinde diğer tüm değerler kaybolur. Eğitimin amacı olan kÂmil insan yetiştirmek gider, başarılı insan yetiştirmek gelir.”
Sürekli değiştirilen eğitim sistemine adaptasyon sürecinde ne gibi problemler ortaya çıkıyor?
Eğitim sisteminin sürekli değişmesi bu işi planlayanların zihninde bir eğitim yaklaşımı ve felsefesi olmadığının bir işareti gibidir. Deneme yanılma yoluyla doğruya ulaşma en basit yollardan biridir. Eğitim sistemi değiştikçe öğretmen, öğrenci ve idarecinin motivasyonu düşer. Velinin kafası karışır. Eğitime olan güven azalır. Her değişim ise sonrasında bir uyum ve duraksama sürecini getirir.
“Sürekli kazanmak ve yüksek puan almak zorundasın” kuralına dayalı bir eğitim sisteminde öğrenciler nasıl bir psikolojiye sahip oluyor?
Böyle bir sistemde öğrenciler eğitilmez yarıştırılır. İşin içine yarış girdiğinde diğer tüm değerler kaybolur. Eğitimin amacı olan kâmil insan yetiştirmek gider, başarılı insan yetiştirmek gelir. Sürekli yarışma ve yarış halinde olmak ise öğrencilerin psikolojisini alt üst eder. Düşünün buradan Ankara’ya kadar araba ile yavaş yavaş gidip öğrenmek, etrafı seyredip keşfetmek varken, yarış olduğunda tüm güzellikler görünmez olur ve tüm yol stresli geçer. Yarış sürecinde de öğrenci edindiği bilgilerin değerini kaybeder sadece o bilgileri bir soru, bir test şıkkı olarak görür. Vücudu da haddinden fazla stres hormonu ile yüklenmiş olur.
Yeterli puan alamadığı için istemediği okula gitmek zorunda kalan gençlerin psikolojisi nasıl olur?
İnsan istemediği bir okulda ne kadar verimli okuyabilir ki. Ülkemiz üniversitenin ilk bir iki yılını okuyup sonra okulu bırakan bir sürü öğrenci ile dolu. Ya da üniversiteyi bitirdikten sonra mezun olduğu bölümle ilgili değil, başka alanda çalışan. Bunların hepsi istemediği bölümde okumanın sonucu ve büyük bir insan ve kaynak israfı.
Öğrencilerin bireysel yeteneklerine göre yönlendirilmesi ve sevdikleri alanda çalışmaları ne kadar önemli?
Bir eğitim sisteminin en önemli işi bu. Bunu yapmadıktan sonra eğitimden bahsetmenin anlamı yok. Eğitimin amacı bu zaten.
Türkiye, “düşük seviyede İngilizce bilen ülkeler” kategorisinde yer alıyor, yabancı dil öğrenmekte neden zorlanıyoruz?
Eğitim sistemindeki yanlışlar nedeni ile dile karşı ön yargımız oluştu. Dili bir matematik gibi bölümlere ayırıp öğretmeye çalıştık. Grameri binlerce parçaya bölüp öğrettik. Bir bütün olarak dili ele alamadığımız için öğretmeyi beceremedik. Turistik yerlerde ayakkabı boyayan çocuklar okulda 10 sene İngilizce öğrenenlerden daha çok İngilizce biliyorsa dil öğretim yöntemimizi sorgulamak gerekir.
4+4+4 eğitim sistemi uygulanmaya başladıktan sonra velilerden size yansıyan olumlu / olumsuz değerlendirmeler var mı, varsa neler?
Çocukların okula başlama yaşının erkene çekilmesi en büyük zorluk oldu, ama sonra bu düzenlendi ve zorunluluktan çıkarıldı. En büyük zorluk küçük çocukların okula alışamamasıydı. En büyük güzellik ise ilkokul öğrencilerini ergenlik çağına gelen ortaokul ergen öğrencilerinden ayırmak oldu.
Analitik düşünmeye ve yorumlamaya değil de ezbere dayalı bir eğitim sistemi devam edebilir mi, sistem nasıl değiştirilmeli?
Devam etmesini isterseniz eder. Bu soru çok uzun cevap gerektirir, ama bu ülkenin tüm düşünürleri bir araya gelip eğitim sistemi üzerine yeni bir kurgulama yapmalı.
Dünyada zilsiz, karnesiz hatta sınavsız eğitim modelleri tartışılırken, biz bunun neresindeyiz? Mevcut şartlar göz önüne alındığında bu sistemlerin pratik uygulaması ülkemize ne kadar uygun?
Biz daha emekleme aşamasındayız. Eğitimin fiziksel şartlarını -sınıf mevcudu, okul donanımı, teknolojik imkânlar, öğretmen sayısı - iyileştirmekle meşgulüz. Sanırım fiziksel imkânlar artık ideale yaklaştığında o zaman eğitimin felsefesini konuşacağız. Bahsettiğiniz uygulamalar o zaman gündeme gelecek.
Sürekli değiştirilen eğitim sistemine adaptasyon sürecinde ne gibi problemler ortaya çıkıyor?
Eğitim sisteminin sürekli değişmesi bu işi planlayanların zihninde bir eğitim yaklaşımı ve felsefesi olmadığının bir işareti gibidir. Deneme yanılma yoluyla doğruya ulaşma en basit yollardan biridir. Eğitim sistemi değiştikçe öğretmen, öğrenci ve idarecinin motivasyonu düşer. Velinin kafası karışır. Eğitime olan güven azalır. Her değişim ise sonrasında bir uyum ve duraksama sürecini getirir.
“Sürekli kazanmak ve yüksek puan almak zorundasın” kuralına dayalı bir eğitim sisteminde öğrenciler nasıl bir psikolojiye sahip oluyor?
Böyle bir sistemde öğrenciler eğitilmez yarıştırılır. İşin içine yarış girdiğinde diğer tüm değerler kaybolur. Eğitimin amacı olan kâmil insan yetiştirmek gider, başarılı insan yetiştirmek gelir. Sürekli yarışma ve yarış halinde olmak ise öğrencilerin psikolojisini alt üst eder. Düşünün buradan Ankara’ya kadar araba ile yavaş yavaş gidip öğrenmek, etrafı seyredip keşfetmek varken, yarış olduğunda tüm güzellikler görünmez olur ve tüm yol stresli geçer. Yarış sürecinde de öğrenci edindiği bilgilerin değerini kaybeder sadece o bilgileri bir soru, bir test şıkkı olarak görür. Vücudu da haddinden fazla stres hormonu ile yüklenmiş olur.
Yeterli puan alamadığı için istemediği okula gitmek zorunda kalan gençlerin psikolojisi nasıl olur?
İnsan istemediği bir okulda ne kadar verimli okuyabilir ki. Ülkemiz üniversitenin ilk bir iki yılını okuyup sonra okulu bırakan bir sürü öğrenci ile dolu. Ya da üniversiteyi bitirdikten sonra mezun olduğu bölümle ilgili değil, başka alanda çalışan. Bunların hepsi istemediği bölümde okumanın sonucu ve büyük bir insan ve kaynak israfı.
Öğrencilerin bireysel yeteneklerine göre yönlendirilmesi ve sevdikleri alanda çalışmaları ne kadar önemli?
Bir eğitim sisteminin en önemli işi bu. Bunu yapmadıktan sonra eğitimden bahsetmenin anlamı yok. Eğitimin amacı bu zaten.
Türkiye, “düşük seviyede İngilizce bilen ülkeler” kategorisinde yer alıyor, yabancı dil öğrenmekte neden zorlanıyoruz?
Eğitim sistemindeki yanlışlar nedeni ile dile karşı ön yargımız oluştu. Dili bir matematik gibi bölümlere ayırıp öğretmeye çalıştık. Grameri binlerce parçaya bölüp öğrettik. Bir bütün olarak dili ele alamadığımız için öğretmeyi beceremedik. Turistik yerlerde ayakkabı boyayan çocuklar okulda 10 sene İngilizce öğrenenlerden daha çok İngilizce biliyorsa dil öğretim yöntemimizi sorgulamak gerekir.
4+4+4 eğitim sistemi uygulanmaya başladıktan sonra velilerden size yansıyan olumlu / olumsuz değerlendirmeler var mı, varsa neler?
Çocukların okula başlama yaşının erkene çekilmesi en büyük zorluk oldu, ama sonra bu düzenlendi ve zorunluluktan çıkarıldı. En büyük zorluk küçük çocukların okula alışamamasıydı. En büyük güzellik ise ilkokul öğrencilerini ergenlik çağına gelen ortaokul ergen öğrencilerinden ayırmak oldu.
Analitik düşünmeye ve yorumlamaya değil de ezbere dayalı bir eğitim sistemi devam edebilir mi, sistem nasıl değiştirilmeli?
Devam etmesini isterseniz eder. Bu soru çok uzun cevap gerektirir, ama bu ülkenin tüm düşünürleri bir araya gelip eğitim sistemi üzerine yeni bir kurgulama yapmalı.
Dünyada zilsiz, karnesiz hatta sınavsız eğitim modelleri tartışılırken, biz bunun neresindeyiz? Mevcut şartlar göz önüne alındığında bu sistemlerin pratik uygulaması ülkemize ne kadar uygun?
Biz daha emekleme aşamasındayız. Eğitimin fiziksel şartlarını -sınıf mevcudu, okul donanımı, teknolojik imkânlar, öğretmen sayısı - iyileştirmekle meşgulüz. Sanırım fiziksel imkânlar artık ideale yaklaştığında o zaman eğitimin felsefesini konuşacağız. Bahsettiğiniz uygulamalar o zaman gündeme gelecek.